Agatopol - Ahtopol

Ahtopol, Bulgaristan Karadeniz’inin en güneyindeki şehridir. Yaklaşık olarak daha M.Ö. V. yüzyılda iskan edildi. Bu dönemden ve sonraki yüzyıllardan arkeolojik kazılarda, birçok Trak ve Yunan bronz ve gümüş sikkesinin yanı sıra, seramik kaplar, heykelcikler ve birçok bulgu ortaya çıkarılmıştır. Deniz kıyısında bu döneme ait taş çapalar da bulunmuştur. Erken Roma dönemine özgü, M.Ö. I. yüzyıldan kalma birkaç amfora da bulunmuştur. Bu bulgular daha o zamanlarda ciddi bir ticaret yapıldığının kanıtıdır. Daha sonralarda şehrin refaha ulaştığı, bir tapınak veya kutsal alanın varlığına gönderme yapan Trakya süvarisine ait birkaç antik tabletin bulunması işaret ediyor.

IV. yüzyılda Agatopol'ün bir kale duvarı ile güçlendirildiğine dair tahminler var. Daha sonra, VI. yüzyılın başında, tüm Ahtopol yarımadası yeni bir duvarla çevrelendi. Duvar 2.8 metre genişliğindeydi, harç taşları ve tuğla kemerlerden yapılmıştı.
Kentte yaşam, Orta Çağ'ın başlarında da durmadı. X. yüzyılda Agatopol artık bir piskoposluktu ve 1201'den sonra kent fethedildi ve Bulgar devleti sınırları içinde yer almaya başladı. Tıpkı diğer Karadeniz şehirleri gibi, tam bu dönemde kent, güçlü bir ekonomik refaha ulaştı. 1263'te Bizans tarafından fethedildi, ancak 1304 yılında yine Bulgar krallığı sınırlarına geçti.

Agatopol, Venedik ve Cenova’nın yanı sıra Konstantinopol ve Hellas için de malların geçtiği önemli bir ticaret noktasıydı. Yine bu dönemde Agatopol, Bizans başkentini besleyecek, koyun ve keçi gibi birçok hayvan ihraç ediyordu.
15. yüzyılın ilk yarısında da kasaba harikulade ekonomik durumunu korumuştur. Bazı Venedik arşivlerinde yer alan bilgilere göre, o dönemde Venedikli tüccarlar ekonomik işlemlerini, diğer Batı Karadeniz limanlarına kıyasla, ağırlıklı olarak Agatopol ile gerçekleştiriyorlardı.
1453'ten sonra Agatopol kalıcı olarak Osmanlı İmparatorluğu sınırlarının bir parçası oldu.

Ahtopol çevresinde çok sayıda Trak mezarı bulunuyor. Sinemorets köyündeki mezarların birinde küpeler, kolye, yüzük, vb. değerli eşya içeren altın hazinesi bulundu; hazine buraya defnedilmiş olan asil bir Trakyalı aristokrat kadına aittir. Bu höyüğün yanında eski bir Trak kalesi vardır. Burada yapılan kazılar sırasında yaklaşık 200 gümüş tetradramdan oluşan başka bir büyük hazine de bulundu. Bu, Atopol ve çevresindeki bölgenin M.Ö. II-I. yüzyılda Trakyalıların önemli bir merkezi olduğunu göstermektedir.